Ana içeriğe atla

HASTALIKLI BiR İNSAN TİPİ

 


Müthiş bir egoya sahiptir. Kendini dünyanın merkezi sanır. İnanılmaz bir özgüvene sahiptir. 


Hiç kimseyi beğenmez, 

Hiç kimseye saygı göstermez ama herkesten saygı bekler. İlgi odağı olmaya can atar. 


Her konuda bilgi sahibidir. Bilmediği konu yoktur. Her şeyi bilir. Bu nedenle başkaların bilgi ve tecrübesinden yararlanmayı bilmez. 


İleri sürülen her düşünceye bir itirazı var. İki kere iki 4 desen o mutlaka 5 der. Herşeyin doğrusunu o bilir. Herşeye bir "ama" sı vardır. Onun için doğruya varmak önemli değil, önemli olan, savunduğu düşünceyi çevresine kabul ettirmek, o doyumsuz egosunu tatmin etmektir. 


Bilgi dağarcığında yeni birşey yoktur. Binlerce kez söylediği şeyleri tekrarlamaktan bıkmaz 


Vatan, millet sevgisi ağzından düşmez ama aile fertlerini bile sevmez. En yakınlarıyla kavgalıdır. Sartre'nin dediği gibi "Halkı sevdiğini iddia eder, ama en yakınlarını sevmekten acizdir... " 


Agresif ve saldırgandır. Herkese, herşeye muhalif tir.

Özür dilemesini bilmez. Empati kurmaz. 


Sürekli eleştirir.  Ama özeleştiri yapmaz. Herkesi eleştirir ama ona yönelik eleştirilere tahammülü yoktur. 


Çok konuşur ama dinlemesini bilmez. Sadece bildiğini okur ve herkesin onu dinlemesini ister. Cemaatte ondan başka kimsenin konuşmasına izin vermez. Giordano Bruno'nun şu sözünü bilmez; "Demagoji/laf kalabalığı ve kibir kişiyi gözden düşürür" 


50-60 yıllık siyaset hayatında 50 kişi örgütleyememiştir. Ama hiç bir zaman ben neden bu durumdayım diye kendini sorgulamamış, dönüp geriye bakmamıştır. 


Egoist ve bencil olduğu için söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutmaz. Bir bakmışsınız, ihanetle suçladığı, amansıca eleştirdiği partiden sessiz sedasız milletvekili olmuş yada bir koltuk kapmıştır. 


Yaşamı boyunca becere bildiği tek şey, girdiği her tartışmadan zaferle(!) çıkmasıdır. 

Tevazu sahibi, bilge insanların lafebeliği karşısında suskun kalmasını kendi üstünlüğü olarak değerlendirecek kadar cahildir. 


Kısacası bitmiş, tükenmiştir ama bir türlü bunu kabul etme cesaretini gösteremez. Sanırım agresif ve uyumsuz oluşu buradan kaynaklanmaktadır. 


Bilim bunlara narsist mi der, ruhsal bozukluk mu der bilmem ama çevremizde bu hastalıklı tiplerden çok olduğu bir realitedir. Özelikle Kürt siyasi çevrelerinde... Kürt siyasetinin çıkmazda olmasında bu tiplerin payı büyüktür. 29.06.2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hevêrkan Aşiret Konfederasyonu – 4 / Nezîrê CIBO

Fransız İşgaline Karşı Kürt Direnişi ve Beyandur Olayı: Fransızlar Cezireye geldiklerinde Şamar Aşiret reisi Mişel Başo El Erba onları “memnuniyetle karşıladı”. Böylece Fransız desteğini alarak rakibi Tay aşireti ve Kürtlere karşı avantaj elde etti. Şamar liderinin kışkırtmasıyla Fransızlar, Kürtler üzerindeki baskılarını arttırdılar. Birçok Kürt aşiret reisini tutukladılar. Bunların birçoğunu Beyandur köyünde boğazlarına kadar toprağa gömdüler, sonra da aç köpekler saldırtarak hepsini öldürdüler. Suriye Komünist Partisi yayın organ Direseti İştiraki ’de 1985 yılında yayınlanan bir yazıda olayla ilgili şunlar yazılıyordu: “Fransızlar Beyandur köyünün tepesinde bir kışla kurmuşlardı ve Kürt ileri gelenlerini tutuklayıp onları canlı halde boğazlarına kadar toprağa diktiler. Osê isminde (Tilminar köyünden) birini öldürdükten sonra diğerlerini de bu şekilde toprağa dikip üzerlerine aç köpekler saldırtarak öldürttüler, diğer aşiret reisleri kaçtı, tutuklanan bazıları ise sürgün edild

Hevêrkan Aşiret Konfederasyonu ve II Haco Olayı - 1/ Nezirê CIBO

Hevêrkan Aşiret Konfederasyonu ve II Haco Olayı / Nezirê CIBO Nezîrê CIBO Kürt tarihi; istilacılara, yağmacı ve çapulculara karşı başkaldırılar tarihi olduğu kadar ihanetler ve iç çatışmalar tarihidir de. Kürt özgürlük hareketlerinde de bu ikili at başı gitmiştir. Başlayan her başkaldırı beraberinde ihanetin izlerini de taşımıştır. Büyük ozan Ahmedê Xanî’nin Mem û Zîn ‘indeki büyük aşk ile aşıkların peşini hiç bırakmayan o kötü adam Bekoewan gibi… Kuşkusuz  bu doğal bir diyalektiktir. Özgürlük-kölelik, aydınlık-karanlık, gerçekliğin iki yüzüdür. Biri olmadan öteki olmaz. Ancak onurlu ve insanca bir yaşam için aydınlığın karanlığa, özgürlüğün köleliğe baskın gelmesi de bir zorunluluktur. Kürt insanı bugüne kadar bütün uğraşlarına rağmen aydınlık yüzü görememiş ise, bunu engelleyen birçok nedenin başında bu iç çekişmeler, siyasi çatışmalar, aşiretler arası kavgalar, kan davaları ve ihanetler vardır. Tarihimizin bu dramatik olduğu kadar ders verici sayfaları ne yazık ki yeteri

Turabidin’den Baltık’a

Kürt Toplumunda Aşiretin Önemi